14 Nisan 2012 Cumartesi

MUMUDA' NIN TAPULARI ÜZERİNE BİR ANI



   "Köyümüz sınırları içerisinde yer alan bütün hane,bina ,bağ bahçe, tarla ve arazilerin tapuları , 2006 yılında köyün kuruluşundan bu yana , bu toprakları ekip biçen köylülere verildi.Bir süre sonra hazine bu tapuların bir çoğunun iptali için dava açtı.Köylüler gelir seviyelerinin düşük olması,bilinçsizliği ve yeterli savunma yaptırma imkanlarının olmaması gibi nedenlerle yüzlerce tapu davasını kayberek yerlerinden yurtlarından oldular.1977 yılında çekilen bu fotoğrafın arka planında yer alan ve yeni ekimi yapılmış tarla başta olmak üzere bir çok arazinin tapu tescil belgeleri iptal edilmiştir.Bir köylümüzün fotoğraf arşivinde rastladığım bu fotoğraf üzerine 21 Aralık 2008 yılında kişisel  blogumda yayınladığım yazımı tekrar paylaşma ihityacını duydum."

Gökçeören Mumuda ' nın Tapuları Üzerine Bir Anı

Yıl 1987 ...
Bütün Mumuda mahallesi sakinleri gibi ,kış mevsimi dolayısıyla Gökçeören yaylasındaki evimizden, sahil mahallemiz Mumuda'ya taşındık...
O zaman annem ve kardeşlerimle birlikte Salih dayının evinde oturuyoruz.Mahalle mevsim itibarı ile çok hareketli.Bir yandan kış mevsimi hazırlığı, bir yandan tarlalarda yaz boyunca her yıl büyüyen çalı ve dikenlerin temizliği, arkasından kara sabanla, taralalara arpa, buğday, burçak ve ekimi.Karasabanla diyorum, çünkü araba yolu yoktu o zaman bu mahallede...
Dedim ya mevsim, ekim dikim mevsimi ve mahallede günlük hayat çok hareketli.Bir yandan mahallenin dört bir yanında , karasaban başında köylülerinin hayvanlara bağırışları,bir yandan ucu sivri Meis adası menşeli sivri çapaların taşlara çarptıkça çıkardığı sesler, diğer bir yandan çobanların, Kayabaşından, Karagölün tepelerinden, Gedikten, Gökçakıldan, Mumudabaşından, Hasankayasından bağırışları ve söylediği türküler...
Diğer yandan kekliklerin sahile "hoşgeldin" diyen ötüşleri...
Biz de o gün, Ekinlik'teki tarlamızı ekiyoruz.Annem ve küçük kız kardeş ile birlikte birlikte tarladayız.Babam, 19,5 yıl süren Antalya seyahatinde.Evde karaküçük dediğimiz eşeğimizden başka hayvanımız yok.Dolayısıyla tarlaları sürdürmek için mahalledeki tarlaların ekilmesini bekliyoruz.Herkes ekim dikim işini bitirsin ki, biz de onlardan yardım isteyelim ve ekinllikteki tarlamızı sürdürelim...
Nihayet mahalledeki bütün tarlaların sürüm işlemi neredeyse tamamlandı.Veli dayının bozuğu, bizim tarlanın her iki yanındaki komşu tarlalar, Osmancı yakası, rahmetli Kaptan dayının tarlası, Pirli yeri, Sideklioğlu'nun yurdu, Bölükarpa, Kızılduvar, Karadoğluyeri, Halilin bozuğu, Mumuda başı, Hasan kayası, Kumpiroğlunun yurdu, Alanlar, Yerkaklık, Yarımca yer, Kökçağıl, Kayabaşı, Dökecek başı, ve adını sayamadığım bir çok tarlanın neredeyse tamamı ekilmiş ve kırmızı taze çoktan toprak rengine bürünmüştü.
Bizim tarlada o gün sürülerek kırmızıya boyandı.Mustafa Dayı, Koca Veli dayı, Salih dayı, koşumlarını ve hayvanlarını getirerek imece usulü ile bizim dededen kalma tarlamızın ekiminde yardımcı oldular.
Şimdi bir el, yukarıda adlarını saydığım ve sahiplerinin atalarının ve hayatta olan yakınlarının yıllarca ekip,diktiği ,acı tatlı günlerinin geçtiği hatıralarla dolu bu tarlaların neredeyse tamamını ellerinden almak için tapu iptal davaları açmış durumda.
Hatta içinde en az 30 yıldır köy evi, ahırı olan köyün ortasındaki tarlaların tapuları hakında bile hazine tarafından tapu iptal davası açılmış durumda.
Ve tamamının Orman Kadastro Çalışmaları sonucunda orman vasfı taşımadığının ve orman sınırları dışında kaldığının resmen belirtilmiş olmasına rağmen...
Ve resmen T.C Devleti adına hazırlanan tapuların ,vatandaşlara teslim edilmesine rağmen...
Farkındayım , olay bağımsız mahkemelere intikal etmiştir.Bu konuda 400' nin üstünde dava dosyasının olduğu bilinmektedir.Kararlara da elbetteki saygılı olmak zorundayız.
Ama atalarımın, dedelerimin ve benim gibi bütün mumuda mahallesinde doğup büyüyen ve yaşayan herkesin yıllardır ekip, diktiği ve ömrüne yoldaş ettiği yerlerin, verilen tapularla sahipliğinin onaylanmasına rağmen , özellikle toplu bir biçimde dava edilip, bütün alınterinin ve uğraşların yok sayılması beni inanın derinden üzüyor.
Günümüzde, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının bile yargıyı ve dolayısıyla mahkeme kararlarını eleştirdiği ülkemizde , başta köyümüzü yönetenlerin önderliğinde , yerlerimizin yurtlarımızın elimizden alınması karşısında girişim ve demokratik tepkilerin toplu olarak çoktan konması lazımdı.
Hiç bir zaman geç kalınmış değidir...

Not : Bu yazı, masmavi Akdeniz üzerindeki Meis adası ve komşu adaları ; bütün yelkenli ve yük gemilerini, balıkçı kayıklarını kuşbakışı olarak seyreden ,sessiz ,sakin, doğasıyla arkasını dağlara yaslamış mahallemizin hazin bir hikayesidir.
     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder